Menü

15 TEMMUZ HAİN DARBE GİRİŞİMİ

15 Temmuz darbe girişimi aziz milletimizin son dönemde karşı karşıya kaldığı ihanetlerin en büyüğü ve en acımasızıdır. 15 Temmuz gecesi halkımız sadece bir darbe girişimini önlemekle kalmamış, kendisine vurulmak istenen prangaları da kırıp parçalamıştır. Tüm İç ve dış ihanet şebekelerine rağmen halkımızın sahip olduğu iman ateşi hiçbir zaman söndürülemeyecektir.

"Ancak bu umudu zinde ve sürekli tutmak sloganlarla değil, 15 Temmuz'dan ders çıkarmakla mümkün olacaktır. Hiç şüphesiz ki bu alçak darbeye teşebbüs eden kökü dışardaki eli kanlı FETÖ’cü cunta hareketinin içinde yer alan, milletine kurşun sıkan, Meclisine bomba atan canilerden hesap sorulacak ve en ağır şekilde cezalandırılacaktır. Ancak bu süreçte asıl önemli olan Türkiye'de bir daha bırakın darbe yapmayı hiç kimsenin darbeyi aklından bile geçiremeyeceği köklü hukuki, siyasi, ekonomik ve kurumsal dönüşümleri gerçekleştirmek olmalıdır. Darbelere sebep olan iç ve dış mihraklara karşı gerekli tedbirleri almaktır." 

15temmuz

DARBELER ABD VE SİYONİZMİN İŞİDİR 

"Başta ABD olmak üzere, Batılı ülkeler ve Siyonizm, gelişmekte olan ülkeleri tamamıyla kontrolleri altına almak, her yönüyle sömürmek, yer altı ve yer üstü zenginlik kaynaklarını uluslararası şirketlerine peşkeş çekecek zemini oluşturmak ve kanunları çıkartmak için kukla olarak kullanacağı satılmış bireyler ve ihanet şebekelerine darbe yaptırmaktadırlar. ABD, ilgili olduğu ülkelerdeki gelişmelerin kontrolden çıkmasını istemiyor. ABD'nin politik ideolojisinin belirlemesinde söz sahibi ve Latin Amerikan Uzmanı olan Robert Pastor'un ortaya koyduğu çerçeve tüm darbelerin arkasında ABD'nin olduğunu gösteriyor. 'Bu ülkelerin istediklerini yapmaları ve bağımsız olmaları ABD'nin çıkarlarına zarar vermeyecek oranda olmalıdır. Bu ülkelerin bağımsızlıkları ve tercihlerine bizim çıkarlarımızla uyuştuğu sürece müsaade etmeliyiz. Bu tercihlerini doğru bulmadığımız bir yönde kullanacak olurlarsa o zaman doğal olarak bizim meşru müdafaaya geçme hakkımız doğar.' demektedir. Yani hangi ülkede olursa olsun ABD çıkarları tehlikeye girerse orada güç kullanarak  darbe yapmak veya işgal etmek ABD'nin doğal, meşru müdafaa hakkı olarak görülüyor. Bu görüş ABD'nin dış politikadaki ana çerçevesini oluşturuyor."

DARBE PLANLARI ABD ELÇİLİKLERİNDE YAPILIYOR 

"Bizim gibi darbelerle meşhur olan Lübnan'da gazeteci olan İbrahim Musevi'ye 'ABD'de neden hiçbir zaman darbe olmaz?' sorusuna 'Çünkü orada darbeleri planlayacak bir Amerikan elçiliği yoktur.' diyerek, bütün darbe planlarının ABD elçiliklerinde yapıldığını söylemiştir."  "Ülkemizde bugüne kadar engellenenleri saymasak 6 darbe yapılmıştır. Bu gibi darbelere maruz kalmamak için topraklarımız üzerindeki yabancı üsleri kaldırmamız, yerli üretime dayalı güçlü bir milli ekonomiye sahip olmamız ve inanç değerlerimiz etrafında kenetlenerek birlik ve beraberliğimizi sağlamış olmalıyız. Bunu sağlamadığımız, topraklarımızda İncirlik ve diğer ABD üslerini barındırdığımız sürece darbelerden kurtulmamız mümkün olmayacaktır. 15 Temmuz darbesinde yaşananlar göstermiştir ki darbelerin ana üssü ABD elçilikleri ve İncirlik Hava Üssü'dür. FETÖ örgütü liderini besleyip korumakla desteği açıkça görüldüğü gibi, darbelerin arkasında olan ABD, Siyonizm ve diğer Batılı haçlı ittifakı ülkelerle dostluk ve stratejik ortaklıklar kurarak, darbelere engel olmamız mümkün değildir. Dolaysıyla, İslam Birliği'nin oluşturulması ABD, İsrail ve Batılı ülkelerin elçilik ve üslerinin ciddiyetle kontrol edilmesi gerekir."  

DARBE VE DARBE GİRİŞİMLERİNE KARŞI ÖNERİLER 

Bir daha 12 Eylül, 28 Şubat ile 15 Temmuz darbe ve darbe girişimlerinin yaşanmaması için şu önerilerimiz şunlardır: 

1. 15 Temmuz gecesi milletimizin ortaya koyduğu milli irade, toplumun bütün kesimlerinin temsil edildiği bir milli istişare sürecine dönüştürülmelidir. 

2. Devlet yapılanmasında yandaşlık değil, ehliyet ve liyakat esas alınmalıdır. 

3. Türkiye geçmişte üzerinde yeterince düşünülmeden çıkarılan kanuni düzenlemelerden çok çekmiştir. Uyum yasalarında parti kaygısıyla değil, ülke kaygısıyla hareket edilmeli tek ölçüt milli iradenin güçlendirilmesi olmalıdır. 

4. OHAL kararnamelerinin çıkarılması ve uygulanmasında azami titizlik gösterilmeli, OHAL olağan hale dönüştürülmemelidir.    

5. Bu süreçte suçsuz ve masum insanların zarar görmesi engellenmelidir. FETÖ ile mücadele özünden saptırılmamalıdır.    

6. Kukla ile uğraşırken kuklacı unutulmamalıdır. Bu hain kalkışmanın ardındaki karanlık mihraklara karşı gerekli tedbirler alınmalıdır. 

7.  Türkiye, Batılı ülkeler tarafından siyasi ve psikolojik kuşatma altına alınmaya çalışılmaktadır. Terör örgütlerine kucak açan ülkelerin, bakanlarımıza hatta Cumhurbaşkanımıza ambargo koyması bunun bir parçasıdır. Bu kuşatmayı kutuplaşarak değil, birlik ve beraberliğimizi güçlendirerek aşabileceğimiz unutulmamalıdır. 

8.  Dış politika, topyekûn yepyeni bir anlayış ile ele alınmalıdır. İslam ülkeleri ve komşu ülkelerle ilişkiler güvenlik başta olmak üzere dostluk ve iş birliği zemininde yeniden dizayn edilmelidir. 

9.  Yaşadığımız coğrafya güçlü bir orduyu zorunlu kılmaktadır. Bu süreçte FETÖ'cü cunta zihniyeti ile mücadele ederken ordunun kurumsal kimliği yıpratılmamalıdır. Vatan hainleri ile vatanseverlerin ayrımı iyi yapılmalıdır. 

10. Yapılan araştırmalar göstermektedir ki darbe geleneği ile milli gelir arasında doğrudan bir bağlantı vardır. Milli gelirin düşük, adil paylaşımın bozuk olduğu ülkeler, darbe girişimlerine daha çok muhatap olmaktadır. Bu yüzden acilen tüketim ekonomisinden üretim ekonomisine geçilmeli, adil gelir dağılımı sağlanmalıdır. Türkiye'nin 81 ilinde üretim ve kalkınma seferberliği başlatılmalıdır. 

Kamuoyuna saygıyla arz ederiz.
                                                                 

                                                                                                                                 YENİAD   

                                                                                                    YENİ BİR DÜNYA SANAYİCİ VE İŞ ADAMLARI DERNEĞİ